HAVADİS50 ÖZEL HABER – Nevşehir’de hayatta iken değerini anlayamadığımız, hayatını kaybedince de adeta görmezlikten geldiğimiz öyle isimler var ki, kamuoyu o isimlerin hatırlanmasını, isimlerinin ölümsüzleştirilmesini bekliyor.
Susurluk kazasında hayatını kaybeden, Türkiye’nin bir dönem başına bela olan ASALA terör örgütünü bitiren isim olan Abdullah Çatlı’nın ismi neden Nevşehir’de bir caddeye, bir sokağa ya da meydana ismi verilerek yaşatılmıyor?.
Ülkücü camianın büyük bir bölümünün sabırsızlıkla beklediği bu durumla ilgili Nevşehir Belediyesinin bir adım atması bekleniyor. Daha öncede gündeme gelen bu konuyla ilgili Başkan Rasim Arı’nın AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi arasındaki Cumhur İttifakının da bir göstergesi olarak ne zaman adım atacağı merak ediliyor.
Abdullah Çatlı Kimdir?
Abdullah Çatlı, 1956 yılında Nevşehir’de doğdu. 1977’de Ülkü Ocakları
Ankara İl Başkanlığına, 25 Mayıs 1978’te de Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan
Yardımcılığı’na seçildi. 11 Temmuz 1978’de Ankara’da Hacettepe Üniversitesi
öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert’in öldürülmesi olayının faili
olarak Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesi’nce hakkında gıyabi tevkif kararı verildi.
23 Ağustos 1978’de Sakarya’da yakalandı ve gözaltına alındı.
Abdullah Çatlı’nın, 9 Ekim 1978’de de Ankara ili Bahçelievler semtindeki 7
TİP’linin öldürülmesi olayının planlayıcısı ve baş sorumlusu olduğu iddialarına
ilişkin tutuklama kararı olayın üzerinden 4 yıl, 4 ay geçmesinden sonra
gerçekleştirilebildi.
Çatlı, 12 Eylül Darbesi’ni izleyen aylarda yurt dışına çıktı. Bulgaristan ve
Viyana’da bir süre kaldı. 22 Şubat 1982’de, İsviçre’de Mehmet Özbay adına
düzenlenmiş pasaport ile yakalandı, ancak serbest bırakıldı. 22 Ekim 1983’de
Paris’te MİT ile ilişkiye geçtiği ve ASALA’ya karşı 5 eylemde kullanıldığı MİT
resmi belgelerinde yer aldı.
22 Ekim 1984’de Paris’te yakalandığında üzerinde Hasan Kurtoğlu adına
düzenlenmiş bir pasaport vardı. Çatlı, Fransa’da 7 yıl hapis cezasına
çarptırıldı. 16 Eylül 1985’de Papa Suikasti davasında tanık olarak konuştu.
Oral Çelik’in suikast ile ilgisi olmadığını, Mehmet Ali Ağca’nın Bulgar ajanı
olabileceğini iddia etti. Çatlı, kısa bir süre sonra Fransa tarafından 7 yıl
ceza aldığı İsviçre’ye iade edildi. 21 Mart 1990’da Bostadel Cezaevi’nden
kaçtı.
1993’te Türkiye’ye gelen ve taşıdığı Şahin Ekli adına düzenlenmiş pasaport ile
gözaltına alınan Çatlı, aynı tarihte serbest bırakıldı. Çatlı’nın 26 Nisan
1996’da Ömer Lütfü Topal ile aynı uçakta Kıbrıs’a gittiği ve aynı otelde
kaldıktan sonra 1 Mayıs 1996’da geri döndüğü de kayıtlardan ortaya çıktı.
Abdullah Çatlı Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılanmamış ve herhangi bir
hüküm giymemiştir.
3 Kasım 1996’da Balıkesir’in Susurluk ilçesi yakınlarında tarihe Susurluk
kazası olarak geçen trafik kazasında öldü. Kaza sırasında Çatlı’nın yanında,
arka sol tarafta oturan Gonca Us ve arabayı kullanan İstanbul eski emniyet
müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ da ölmüştür. Aracın içindeki dört kişiden
yalnızca dönemin DYP milletvekili Sedat Edip Bucak kurtulabilmiştir.
Nevşehir’de yapılan cenaze törenine, 4500 kişilik bir topluluk katıldı. Türk
bayrağına sarılı tabutu Nevşehir Kaldırım Mezarlığına defnedildi.
ÖZEL HABER – CHP’de Gülmez aday olacak mı?
Acıgöl’de Kızılay Anlatıldı
Acıgöl Makedonya’lı kardeş şehri ile ilişkilerini geliştirecek.
Öğrencilere doğru meslek seçimi semineri
EBS’nin Acıgöl ziyaretleri