Çetin, “Kamu görevlilerinin ve emeklilerinin 2022 ve 2023 yıllarında alacakları maaş zamlarının, sosyal ve özlük haklarının belirleneceği 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri 2 Ağustos Pazartesi günü başlayacaktır.
Hepimizin bildiği gibi bundan önce gerçekleştirilen 5 toplu sözleşme süreci, kamu görevlilerinin ve emeklilerimizin mali ve özlük haklarına yeterli katkıyı sağlayamamış adeta bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Gerek toplu sözleşme süresinin verimli kullanılamaması gerekse talepler üzerinde yeterli pazarlık yapılamaması nedeniyle toplu sözleşme görüşmeleri bir kör düğüme dönüşmüş; sorunlara çözüm üretme mekanizması olmak yerine yalnızca sorunların dile getirildiği ama hiçbir önerinin tartışılmadığı bir mecra halini almıştır.
Toplu sözleşme sistemine geçtiğimiz 2012 yılından beri gerçekleştirilen 5 dönem toplu sözleşme görüşmelerinden farklı olarak bu yıl, Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen, kamu çalışanlarımızın ve emeklilerimizin vaz geçilmez talepleri noktasında bir ortaklaşmaya gitmiş, 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde, belirlediğimiz ortak talepler üzerinden birlikte pazarlık yapma kararı almıştır.
Konfederasyonumuzla Memur-Sen arasında gerçekleştirilen teknik çalışmalar neticesinde ağırlığı mali ve sosyal haklarda olmak üzere 51 ana konu başlığı ile geçmiş dönemlerde karar altına alınan 40 konu başlığının revize edilmesi olmak üzere toplamda 91 başlıkta uzlaşmaya varılmıştır.
Buna göre bu sene belirlediğimiz talepler çerçevesinde bir pazarlık yürütme ve bu süreci en verimli şekilde değerlendirme noktasında elimizi taşın altına koymuş ve inisiyatif almış bulunmaktayız. Elbette taleplerimiz ortaklaştırdığımız 91 ana başlıktan oluşmuyor.
Türkiye Kamu-Sen olarak ortak talepler dışında belirlediğimiz sorunların çözüm önerilerini de ayrıca Kamu İşveren tarafına sunacak ve toplu sözleşme görüşmelerinde gündeme taşıyacağız. Birlikten kuvvet doğar anlayışı ile hareket ederek çıktığımız yolda toplu görüşme sürecinin başarısı, başta Kamu İşveren tarafının gerçekçi yaklaşımı ve gösterilecek irade ve kararlılığa bağlıdır.
Her şeyden önce belirtmek isterim ki, 2019 yılının sonundan beri bir salgın hastalık belasıyla mücadele etmekteyiz. Bu mücadelenin baş aktörleri de hiç kuşkusuz ki memurlarımız olmuş, her türlü hayati tehlikeye karşı bu süre boyunca 7 gün 24 saat aralıksız olarak kamu hizmetlerinin aksamadan sürdürülmesi için adeta bir kurtuluş savaşı vermiştir. Bu uğurda başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere pek çok kamu görevlimiz hayatını kaybederken sayısız kamu çalışanı da görevleri esnasında virüse maruz kalarak mağduriyetler yaşamıştır.
Bu süre zarfında vatandaşlarımızın evlerinden dışarı dahi çıkmadığı dönemlerde kamu hizmeti sunan tüm çalışanlarımıza bir kez daha şükranlarımızı sunuyor, toplu sözleşmelerde onları unutmadık diyoruz.
Gerek pandemi döneminde gerekse normal şartlar altında, memurlarımız yaklaşık 800 bin kilometrekarelik alana sahip vatanımızın en ücra köşelerine kadar hizmet götüren yegâne çalışanlardır ve ülkemizin her noktası, büyük şehirler kadar gelişmiş imkânlara sahip değildir.
Birçok kamu kurum ve kuruluşunun özellikle taşra teşkilatlarında, elverişsiz çalışma ortamlarında, yetersiz araç gereç ve kısıtlı kaynaklarla, görevini en iyi şekilde yerine getirmek için canını dişine takıp çalışan memurlar adeta unutulmuş durumdadır.
Bu durumdaki birçok memurumuzun sorunu ekonomik olmanın da ötesinde, insanlık dramı boyutuna ulaşmıştır. Yerel yönetimlerde bırakın maaş zammını aylardır maaşını alamayan, sigorta primleri yatmayan kamu görevlilerimiz bulunmaktadır. Biz toplu sözleşme görüşmelerini, kamu görevlilerinin ve emeklilerinin kangrene dönüşmüş bulunan sorunlarının çözülebileceği tek yer olarak görüyoruz.
Bu bakımdan toplu sözleşmeden sonuç almak için öncelikle sistemin revize edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Öyle ki, 4688 sayılı Kanunun eksik ve yanlış hükümleri; toplu sözleşme görüşmelerini yalnızca mali ve sosyal haklarla sınırlayarak memurlarımızın yer değiştirme, atama, yükselme, disiplin, unvan değişikliği gibi sorunlarını yok saymakta; memur meselelerini adeta masadan kaçırmaktadır.
Genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerinin birlikte yapılmasından dolayı süreç bir keşmekeşe dönüşmekte, hiçbir konu yeterince tartışılamadan toplu sözleşmelerin sonuna gelinmektedir. Takdir edilmelidir ki, farklı statülere ve farklı çalışma koşullarına sahip, 11 hizmet kolunda bulunan ve sayıları 4 milyona yaklaşan kamu çalışanının, 2 milyon dolayındaki emeklilerle birlikte 6 milyon kişinin sorununun 3 haftalık bir sürede tartışılıp çözülmesi oldukça zordur.
Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen olarak genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerin birbirinden ayrılarak farklı zaman ve zeminlerde gerçekleştirilmesinin daha uygun olacağına, toplu sözleşme sisteminin ancak bu şekilde etkili ve verimli sonuç üreteceğine inanıyoruz.
Biz bütün bu olumsuz koşullara rağmen üzerimize düşen görevi yerine getirecek ve kamu görevlilerinin haklarını bütün imkânlarıyla korumaya ve geliştirmeye çalışacağız.
Türkiye Kamu-Sen olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en önemli talebimiz, kamu görevlilerinin hakkı olan toplu sözleşmenin, grev ve siyasete katılma ile birlikte kullanılabilmesi ve gerçek anlamda eşit temsile dayanan, ILO normlarına uygun bir toplu sözleşme sistemine geçilmesi yönündedir.
4688 sayılı Kanunun 32. maddesi ile yerel yönetimlerde çalışanlar için getirilen sosyal denge sözleşmelerinin yerel yöneticilerin keyfiyetine bırakılması neticesinde bazı belediyeler sosyal denge sözleşmesi imzalarken bazıları imzalamamakta, farklı belediyelerde imzalanan sözleşmelerin tutarları da farklı olduğu için kamudaki ücret adaleti yok olmaktadır.
Bu nedenle sosyal denge sözleşmelerinin zorunlu hale getirilmesi ve gerçekleştirilecek hizmet kolu toplu sözleşmeleri ile tüm memurların sosyal denge sözleşmesinden faydalanması sağlanmalıdır.
Mevcut düzende toplu sözleşmeyi imzalamaya veya Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurmaya yetkili yegâne merci çalışanlar adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı olarak belirlenmiştir.
Bu hükmün, sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkına nasıl bir darbe vurduğu geçtiğimiz toplu sözleşme dönemlerinde açıkça görülmüş, memur ve emekliler bir tek kişinin keyfi kararı nedeniyle büyük zarara uğratılmıştır. 4688 sayılı Kanuna göre gerek genel gerekse hizmet kolu toplu sözleşmeleri, sendikalı sendikasız bütün kamu görevlilerini etkileyen bir hukuki metindir.
Bu nedenle kamu görevlilerinin tamamını temsil etmeyen bir konfederasyona bütün kamu görevlileri ve emekliler adına bağlayıcı karar alma yetkisinin verilmesi, toplu pazarlık görüşmelerinin mantığına ve demokratik ilkelere aykırıdır. Kanuna göre, bir sendikaya üye olan kamu görevlileri hakkında toplu sözleşme yapma yetkisi, bir başka sendikaya devredilmektedir ki, böyle bir durum ne örgütlenme özgürlüğü ne de kişilerin tercih haklarına saygı sınırları içinde değerlendirilemez.
Kaldı ki, Kanun toplu sözleşmeyi bağıtlama hakkı elinden alınan sendika ve konfederasyonlara Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru hakkı da tanımamaktadır. Böyle bir uygulamanın uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu açıktır. Bu amaçla; masada bulunan her bir konfederasyonun Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurabilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalı, Kurul, Hükümetten bağımsız karar verebilecek bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Çalışanlara, masa başında hazırlanan enflasyon hedefi doğrultusunda ücret artışı yapıldıktan sonra çalışanların ve vatandaşların çarşıda, pazarda karşı karşıya kaldığı gerçek enflasyon karşısında kaderiyle baş başa bırakılması kabul edilemez. Yıllardır, vatandaşlarımızın zorunlu olarak tükettiği mal ve hizmet fiyatlarındaki artışlar, memur maaşları için temel kabul edilen enflasyon oranının üzerinde gerçekleşmektedir.
Bu nedenle kamu çalışanlarının ücretleri mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışlar karşısında her yıl erimektedir. Geçtiğimiz dönemde alınan Hakem Kurulu Kararı gereği 2020 yılının ilk ve ikinci altı aylık dönemleri için yüzde 4’er olmak üzere kümülatif yüzde 8,16; 2021 yılının her iki altı aylık dönemi için yüzde 3’er olmak üzere kümülatif yüzde 6,1 artış yapıldı.
Orta vadeli mali planlara bakıldığında toplu sözleşme sistemine geçildiği 2012 yılından beri hedeflenen enflasyonun %5 olduğu ancak bu hedefe hiçbir yılsonunda ulaşılamadığı görülmektedir. Buna karşın memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışlarda hep hedeflenen enflasyon temel alınmıştır.
Bugüne kadar gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde enflasyon farkı hariç maaşlara yapılması kararlaştırılan artışlar gerçekleşen enflasyonun sürekli altında kalmıştır. Özellikle COVID-19 salgının da etkisiyle 2020 yılından itibaren ekonomik göstergelerin biraz daha bozulduğu görülmektedir.
Buna bağlı olarak geçtiğimiz yıl TÜFE yüzde 14,60 olmuş, 2021 yılı haziran ayı itibarı ile de yıllık resmi enflasyon yüzde 17,53’e kadar yükselmiştir.
TCMB beklenti anketinde bile 2021 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 14,46; yıllık gerçekleşen enflasyon yüzde 17,53 iken kamu görevlilerine 2021 yılının tamamı için yüzde 6,1’lik bir artış yapılmıştır. Tüketici fiyatlarındaki yükseliş yüzde 42,89’a ulaşan toptan fiyatlardaki artışla birlikte değerlendirildiğinde ekonomide her şey yolunda gitse bile uzunca bir süre daha fiyatların pahalanacağını, alım gücündeki düşüşün süreceğini göstermektedir.
Dolayısıyla, 2021 yılı sonunda beklentiler gerçekleşse bile maaşlardaki reel düşüş sürecektir. Her ne kadar dönem sonları itibarı ile maaşlara enflasyon farkı eklense de bu ödemenin geriye dönük olarak yaşanan kayıpları karşılamadığı, yalnızca anlık bir enflasyon düzeltmesi olduğu ve dönem içinde maaşların sürekli eridiği açıktır.
Maaşların döviz kuru karşısındaki durumu da ortadadır. 2019 yılında 706,7 dolar olan ortalama memur maaşı 2020 sonunda 570,4 dolara düştü; memur maaşı bir senede aylık 136,3 dolar eridi. 2002 yılında ortalama memur maaşıyla 22,1 çeyrek altın alınabilirken bu rakam bugün 6’ya geriledi.
Sadece 2020-2021 Haziran ayları itibarı ile 4 kişilik ailenin zorunlu harcamaları tam 1262 lira artarken ortalama memur maaşındaki artış enflasyon farkı ve temmuz ayı zammı da dahil aylık ortalama 734,37 lirada kaldı. Yani harcamalar 1262 lira, gelir ise 734 lira arttı; aile bütçesi son bir yılda 527,67 lira ile 709,90 lira arasında değişen rakamlarda açık verdi.
Maaşlar ortalama %10,12 eridi. Durum böyle iken, belli kesimlere sürekli vergi indirimleri, aflar, teşvikler getiriliyor ama bütün yük adaletsiz vergiler yoluyla bizlerin üstüne yıkılıyor. İşte bu yüzden ülkemizin kaynaklarını adilce paylaşalım diyoruz, adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Amacımız kamu çalışanlarını ve emeklileri insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşturmaktır.
Türkiye Kamu-Sen olarak taleplerimizin tamamını bilimsel ve ekonomik gerekçelere dayandırıyoruz. Ortak talep belirlerken de bu ilkeden taviz vermedik. Bugüne kadar dayanağı olmayan, toplumsal geçerliliği bulunmayan hiçbir talebi toplumumuzun gündemine taşımadık. Son yıllarda, Devletin asli ve sürekli görevlerinin Anayasaya ve kanunlara aykırı bir şekilde kadrosuz personel eliyle sağlandığı, sözleşmeli, geçici, vekil gibi sıfatlar altında güvencesiz istihdamın alabildiğine arttığı görülmektedir.
Türkiye Kamu-Sen olarak, “Hesaplaşma olmadan helalleşme olmaz. Geçmişin hesabı kapanmadan geleceğe bakılmaz.” diyoruz.
Bu kriterimizi ortak talepler belirlenirken de ortaya koyduk. Bu nedenle 2022 ve 2023 yıllarının maaş zammı belirlenmeden önce, geçmiş döneme ilişkin olarak ortaya çıkan erimenin giderilmesi, ekonomik olumsuzlukların yarattığı yaraların sarılmasının zorunluluğunu ısrarla vurguluyor, memur ve emeklilerin ekonomik olarak kaybolan yıllarını geri istiyoruz.
Taban aylığa yapılmasını istediğimiz net 600 TL artıştan sonra 2022 ve 2023 yıllarına ilişkin taleplerimizi ise şu şekilde ifade edebiliriz:
Temel mali taleplerimiz;
Mali taleplerimizin karşılanması durumunda;
Ayrıca;
Bunun yanında;
Elbette taleplerimiz bunlarla sınırlı değil, hizmet kolları itibarı ile kamu görevlilerinin birikmiş sorunlarını çözecek önerilerimiz, hazırladığımız çalışmamızda mevcut.
Kısaca genel bir değerlendirme yaparak özetlemeye çalıştığım taleplerimizin karşılanması, memurlarımızın biriken sorunlarının çözülmesi için büyük bir adım olacaktır. Taleplerimiz, gerçeklerden yola çıkılarak geçerli temellere dayanan, son derece makul ve karşılanabilir bir şekilde hazırlanmıştır. Ekonomik tercihlerin çalışandan yana kullanılması ve siyasetçilerin taktığı pembe gözlükleri çıkarması halinde tüm taleplerimizin karşılanacağından eminiz. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak kanunların bizlere tanıdığı yetkiler ölçüsünde, kamu görevlilerinin masa başı oyunlarla haklarının gasp edilmesinin önüne geçmek için elimizden geleni yapmaktan geri durmayacağız. Kamu çalışanlarımızın haklarının ilerletilmesi ve yaşanan ekonomik gelişmelerin en mağdur kesimi olmaktan kurtarılması için bir yola çıktık. Her ne kadar sendikacılık anlayışımız ve yöntemlerimiz farklı olsa da belirlediğimiz ortak talepler etrafında bir araya geldiğimiz Memur-Sen’le bu taleplerimizin gerçekleşmesi için etkili bir toplu sözleşme süreci yürütmeye hazırız. Türkiye Kamu-Sen, bütün birikimi, tecrübesi ve gücüyle toplu sözleşme masasında yerini alacaktır.
Ekonomik tercihler, vatandaşlarımızı mutlu etme ve geliri adil paylaşma yönünde kullanılırsa kamu görevlilerinin yüzü bir nebze olsun gülecek ve kayıpları karşılanacaktır. Taleplerimizin karşılanması yalnızca kamu çalışanlarını değil, piyasaların canlanmasını sağlayarak çarkların dönmesi sonucunda tüm vatandaşlarımızı ve ekonomimizi rahatlatacak bir sonuç doğuracaktır. Memurların ve emeklilerin haklarının hilafına alınacak her türlü kararda, bu yöndeki her türlü girişimde muhataplar karşılarında Türkiye Kamu-Sen’i bulacaktır. Kamu çalışanlarının haklarının korunması ve ilerletilmesi bizim asli görevimizdir. Bu uğurda değil elimizi, gövdemizi de taşın altına koymaya hazır olduğumuzun bilinmesini istiyor; tüm kamu çalışanlarının beklentilerine cevap vermesi umuduyla, 6. Dönem Toplu Pazarlık sürecinin hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum” dedi.
Nevşehir’e bayram tatilinde 1 milyon 782 bin 909 araç giriş çıkışı oldu
Acıgöl’de Kızılay Anlatıldı
Acıgöl Makedonya’lı kardeş şehri ile ilişkilerini geliştirecek.
Öğrencilere doğru meslek seçimi semineri
EBS’nin Acıgöl ziyaretleri